Cumartesi

tereyağlı omlet!

düzen ve disiplini severiz; bu konuda neredeyse abartısız prusya askeri sayılırız! hiç bir gün uykuda kalmışlığımız yoktur dolayısıyla servis kaçırmamışızdır!

okul günleri kahvaltı yapılacaksa 06.05’te, yapılmayacaksa 06.10’da kalkılmıştır; ‘ev paydaşı’na kahvaltı için bütün olanakları sunulmuş (bir tek çorba geceden kaynatılmış) yok kahvaltı edilmeyecekse kapıya kadar eşlik edilmiştir.

yine böyle bir sabah rutinine geceden hazırlık yaparken, ‘en iyisi daima görüş almak, ortak katılım, diyalog’dur deyip kendi düsturumuzdan taviz vermeden sorduk, ‘kızım sabah kahvaltı edecek misin?’; yanıt, ‘şimdiden nerden biliyim, öff baba yaa!’ oldu. kendince haklı; bizce insanlar güne iyi bir kahvaltı ederek başlamalı!

neyse!

sabah kaçta kalkılacağı sorusunu, sorunun muhatabı havada asılı bırakarak istirahata çekildi, telaşı bize kaldı! sabaha karşı 04.25’te kalkıldı ki daha kargalar bile uyanmamış sadece sokak köpekleri görevlerinin başında, durmadan havlıyor!

‘uyanınca uyumak’ diye bir güzel huyumuz olmadığından, yapacak da başka bir şey bulamadığımızdan, şu sıralar okuduğumuz kitabın başına oturduk ki savaş sonrası almanya’da sinema ve tiyatro ağırlıklı!

alarmı, ‘ne olur ne olmaz’ deyip 06.07’ye kurmuştuk. sesiyle kendimize getirdi; getirir getirmez de ‘asli’ işimize döndük, şansımızı yoklayıp seslendik, ‘kızım kahvaltıya omlet yer misin kaşarlı?’

‘oluurr’ yanıtını alınca bir heyecan sardı ki bedenimizi sormayın. iki yumurta çırptık, kaşar rendeledik, tavaya iki bıçak ucu tereyağı koyduk ki tava ısınınca gezinsin!

çırptığımız yumurtayı döktük tereyağı ısınınca, kaşarı yaydık üçte ikisinin üstüne sonra başladık iki kenarı ortada toplamaya… sabah sabah ocağın başında olmak o kadar hoşumuza gitti ki omleti tavada hoplattık! hemi de iki kez…

omlet pişti; mutfak masasında yemesi gereken kişinin önüne konuldu; fikir soruldu ve ‘hayatımda yediğim en güzel ikinci omlet, eline sağlık’ yanıtı alındı. kıskançlık edip birincinin nerede yenildiği sorulmadı ama o dalgınlıkla, ‘içmek için bir şey ister misin?’ diye soruldu.

‘colaa!’

gayri ihtiyari dolaba yöneldik, bizim evde kola içilmediğinden ‘misafir’ için sakladığımız şişeyi açtık, bir bardağı kallavi doldurduk, içimizden de, ‘Allah Allah demek sabah sabah içi yanmış yavrucağızın ki’ diyoruz…

bardağı masaya koyar koymaz, ‘babaaa bu ne ya?’ dedi bir ses; ‘saçmalama sabah sabah kola mı içilir? dalga geçtim ben!’ diyor.

kola içmişliğimiz birkaçı geçmez, ilkinde memleketten yeni gelmiştik; bir bakkal dükkanında içerlerken canımız çekti denedik, bir kez de ‘monüde var’ diye bir hamburger dükkanında yudumladık; şimdi ise ‘israf olmasın’ diye sabah içeceğimiz oldu!

sağlıkla.

7 yorum:

  1. Pazar sabahlarımın vazgeçilmez keyfi oldu sizi okumak:) İki keyif çok hoşuma gitti, biri sizin diğeri de küçük babişin keyfi. Sizin, sabahın dördünde o kalkıp kitabınıza gömülmeniz... Ben sabaha karşı olan o saatleri çok severim. İki senedir sık sık ben de uyanır oldum. Yazın balkonda, kışın cam kenarı kaloriferin yanında günün doğuşunu elimde kitabım karşıladığımı çok bilirim. Küçük babişinki ise tabi ki omlet keyfi, söylememe gerek var mı?:) Şimdi şu son cümle yazılacak, sonra kalkılıp mutfağa gidilecek, yumurtalar, tereyağı ve kaşar üçlüsüyle bu keyif kendim için de tekrarlanacak. Bense yanında bir demlik(aşağısı kurtarmıyor beni) çay ve kitaplarımı istiyorum:) Sevgiler...

    YanıtlaSil
  2. o beklenen sabah kahvaltısının monüsu giderek oluşmaya başlıyor... vazgeçilmezi suböreği olacaksa eşlikçisi omlet olacak bu gidişle... bir de roma'dan konuğumuz var o da gelirken gazeteleri getirecekmiş...

    sevgiler herkese,

    YanıtlaSil
  3. En ince bellisinden bir bardak da çay olursa yanında su böreği ve omletin, sohbet de en güzelinden olacağına göre, daha ne olsun derim ben. Ama elim boş gelmek olmaz! Biraz düşünelim bakalım:)

    YanıtlaSil
  4. ben de buldum burayı izleri takib ederek. kendi adıma çok sevindim ve merhaba , ben de burdaydım demek istedim..

    YanıtlaSil
  5. Sabah kahvaltida corba olunca ne corbasi oluyor sizin evde?
    Ben kahvaltida corba fikrine bayiliyorum.. Hele ki uzerine beyaz peynir ufalanmis, tarhana corbasi olursa.. Biraz da kizarmis ekmek parcalari.. Bana yeni bir "bir kisilik termos" hediye ettiler Kanada'da.. Tarhanam da var..Deneyecegim.. Nasil olsa su boregi sadece okumak ve bakmak icin buralarda..
    Evet gazeteler benden.. simdi su boregi varken krouasan'in sozu mu olur getireyim desem?

    YanıtlaSil
  6. Sizi okurken bana omlet yapmayı öğreten kendi Babiş'imi hatırladım ve ben blog yazarken onu ne kadar az anlattığımı..
    Nedense sizin satırlarınızı okurken hep hüzünleniyorum..(Artık uzakta olduğumuzdan sık sık görüşemiyoruz da benim Babiş'le) Bir de ne kadar şanslı olduğum aklıma geliyor :) İlk gördüğümde ben de kendi Babiş'ime omlet pişireceğim ve Soğanlı Yumurta..Onu da çok sever, özellikle de benden.

    Asortik krep

    YanıtlaSil
  7. öyle güzel anlatmışsınız ki, bizim yarın ki kahvaltı mönümüz belli oldu

    YanıtlaSil

yorum yazın

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.