Cuma

bildiğimiz sufle!


hiç tatlı yemeyiz dolayısıyla tatlı da yapmayız. bu özelliğimiz bilindiğinden kimse de bizden tatlı istemez. çok çok, ‘baba bilgeoğlu’ndan baklava alsana!’ ya da ‘canım güllü lokum çekti hacı bekir’den alsana!’ serzenişlerini işitiriz ki bu da bizi vicdanen rahatlatmaya yeter, çarşıya koşarız!

şimdi gelelim bu girişi niye yaptığımıza; efendim bir keresinde işimiz gereği çikolata sufle pişiren bir aşçı ile tanıştık. bize sufle yaptı; dört kişi için malzemeleri de gram gram sıraladı:

- 180 gram bitter çikolata, 58 gram tereyağı ile birlikte eritilir; 230 gram toz şekere iki yumurta kırılır, 40 gram un, yarım su bardağı krema, bir vanilya çubuğu içi bir tutam tuz, eriyen çikolata ile birlikte karıştırıcıda karıştırılır, dört eşit parçaya bölünür, önceden ısıtılmış fırında tam 26 dakika pişirilir; sprey krema ve espresso tozu ile servis edilir.

adam bunları söyledi dediğini de yaptı. bize de tattırdı! biz de geldik evde sufleyi anlattık. konu kapandı. aradan günler geçti, ta ki dün akşama kadar!

öyle oturuyoruz baba kız! birimiz kitap okuyor bir divanda, birimiz bir başka divanda internetten dizi izliyordu ki babiş birden, ‘baba sufle yapsana canım çekti!’ dedi.

hoppala!

bizi aldı mı bir telaş! bir kere hayatımızda hiç tatlı yapmamışız! hadi yapmaya niyetlendik diyelim malzeme yok ki... nerede bitter çikolata nerede vanilya çubuğu nerede spey krema? ama bir yandan da yüreğimize geldi oturdu suflenin kara görüntüsü, çaresiz mutfağa yöneldik.

dolaptan bir çorba kaşığı tereyağı, birkaç parça çikolata aldık bir tavada erittik. derin bir kaba bir yumurta kırdık, bir çorba kaşığı toz şeker, bir çorba kaşığı un ve bir paket vanilya tozu ile birlikte elde çırptık!

geldik içeriye sufle yapılıyor haberini verdik ki, malzeme soruldu ve de ‘akıllım kabartma tozu konulmadan nasıl kabartacaksın?’ sorusunu karşılık olarak aldık ki şaşırdık, ‘doğru ya nasıl kabaracak?’ telaşına kapıldık1

gittik yarım paket de kabartma tozu döktük karışıma ve bir yandan da fırını kötü kokulu yağlardan arındırdık, temizledik, 170 dereceye ayarladık (ki fırın allahlıktır hiç sanmıyoruz ki o kadar hassas olsun) karışımı bir bardağa döktük fırına sürdük.

bu arada salondan arada sırada, ‘sakın fırının kapağını açma!’
‘bak kabarmaz sonra...’ seslenişlerine de bir yandan kulak verdik bir yandan da kulağımızı tıkayıp fırını açtık, bardağın durumuna baktık. içeriye seslenip talimat aldık...’madem açtın kapağı o zaman bir kürdan batır, keklerin pişip pişmediği öyle kontrol edilir’ talimatları verildi, kürdan batırdık ve sonunda bardağı fırından tutacak yardımı ile aldık görüntüyle az biraz umutlandık ama havaya da sokmadık kendimizi!

hemencecik bir tepsi hazırladık, sufleyi, yanına da krema koyup servis ettik; ilk kaşıkla da notumuz verildi: bildiğimiz sufle işte eline sağlık babiş!

sağlıkla...

3 yorum:

  1. :))

    bir daha hiç bir sufle bu kadar güzel olmayacak

    YanıtlaSil
  2. bence de ellerinize sağlık bir ara sufle delisiydim güzel yapan bir yer keşfettiğim de abonesi oluyordum : =))

    YanıtlaSil
  3. Ben hiç sufle yapmadım desem ayıp olur mu şimdi prensese desem sufle istermisin isterse bu tarife göre yaparım artık çok kolay gibi gözüküyor iyide kabarmış elinize sağlık

    YanıtlaSil

yorum yazın

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.