Pazartesi

kızımıza meslek bulduk!


baba – kız aylardır stres altındaydık... okula git; gel dershaneye git; ondan gel bu sefer de evde çalış; çalış babam çalış! dur durak yoktu babiş’e…

onun adına bize fenalık gelmişti de çaktırmamaya çalışıyorduk. sonunda geçen hafta, son haftaya gelindi.
gelindi gelinmesine ama hiç beklemediğimiz sürprizlerle karşılaştık.

‘baba!!!’
‘ne var kızım?’
‘sınav akşamı ben ne yiyeceğim?’
‘………’
‘babaaa’
‘ne var kızım?’
‘sana söylüyorum duymuyor musun?
‘duyuyorum!’
‘eee niye cevap vermiyorsun?’
‘kızım ne istersen onu ye!’
‘hafif şeyler yemek istiyorum!’
‘peki’
‘babaaa’
‘ne var kızım?’
‘sınav sabahı kahvaltıda ne yiyeceğim?’
‘ne istiyorsun?’
‘kepekli ekmek, beyaz peynir, kaşar peyniri, yumurta ama üstü iyi pişsin; bir de ceviz, bal ve de dut pekmezi!’
‘kızım dut pekmezini sen hiç ağzına koymadın ki!’
‘hayır yiycemm’
‘peki!’

bu diyalog birkaç gün sürdü, bazı detaylar daha da kesinleştirildi, eklemeler, çıkarmalar oldu ve sonunda sınav sabahı geldi çattı.

baba-kız aynı anda, sabahın köründe fırladık yataklardan ki babiş’in ‘akıllı telefonu’ saatleri bir saat ileriye alıp kendisini gereksiz yere uyandırmış! ancak telefona ‘fırça’ atılamayacağına göre bir sorumlu bulundu!

‘baba gürültü etme biraz daha uyuyacağım’
‘peki kızım sen uyu ben kahvaltıyı hazırlayayım!

bütün misafirlerimize gösterdiğimiz özeni gösterip hazırlıklara başladık; en güzel sofra takımlarımızı çıkarttık, peynir kestik, ekmek kızarttık, cevizdi kaşardı ne istendiyse eksiksiz yerine koyduk her şeyi hazır, tamam ettik ki babiş kalksın!

nitekim oflaya puflaya kalktı, kalkar kalkmaz da fırçasını attı!

‘masa kurmuşsun?’
‘evettt?’
‘ben mutfakta yiycem!’
‘…………..’

belli ki kendince bazı şeyleri uğur bellemiş, ‘totem’ yapıyor!

ses etmedik, masanın yarısını mutfağa; bizim aşağı yukarı on yıldır kahvaltı ettiğimiz, akşam yemeklerimizi yediğimiz ‘hizmetli’ masasına taşıdık!

babiş bir yandan kahvaltısını etti bir yandan arkadaşlarıyla mesajlaştı, bizim arada patlattığımız esprileri anında onlara yetiştirdi, parmakları durmadan çalıştı, bazen de telefonla konuştu, kahvaltı etti.

‘babiş!’
‘ne var?’
‘diyorum ki sen bu sınavı boş ver en iyisi blackberyy tamircisi ol!’

fikir çok hoşuna gitti babiş’in, bizim de üstümüzden büyük bir yük kalktı! ne de olsa on yıllık çabamız sonunda meyve vermişti!

baba – kız güle oynaya sınava gittik!

sağlıkla…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

yorum yazın

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.