Cuma

olmuş bir hata!




biz aslında hizmete varız, yeter ki bizden istensin! yoksa kimseye durduk yerde hizmetimizi peşin peşin satacak halimiz yok!


Allah'a şükür mutfağımızda bir iki çeşit peynir, sahici yumurta, sahici domates, salatalık, biber, taze nane, taze soğan, maydanoz, antakya'nın kırma zeytini, zahter, sızma zeytinyağı, dilim dilim dilimlenmiş kızartılmayı bekleyen ekmek, olmadı evde ekmek, o da olmadı, bir kaç yufka var sac üzerinde pişirilmiş, kağıt torbalara konulup kaldırılmış, sulanmayı bekleyen yuha ekmek var ama yiyen yok!

bir biz varız bir de bizden gayrı bu işlerle hiç işi olmaz babiş! eee evimize zaten gelen giden pek olmaz, ki şöyle dört başı kahvaltı keyfi yapalım! dört gözlü bakır yumurta sahanımıza tereyağını gösterir gibi değil sahiplenir gibi atıp, her bir çukura bir yumurta kıralım ya da ister rafadan ister katı pişirelim yumurtaları ya da ya da bir kaç domatesi rendeleyip, bir kaç acı biber bir kaç yeşil soğan bir kaç dal maydanozla bir menemen yapalım, ekmeği bana bana yesinler, şamandıralar atsınlar sularına; bu arada biz de boşalmış ince belli bardaklara çaylar boşaltalım!

ancak olmuyor arkadaş ne yapsak olmuyor, kısmet! bunların hepsi hoş bir tablo olarak mutfakta asılı duruyor!

neyse!

bu sabah yine uyandık, şükürler olsun, babiş'le birlikte sabah rutinlerini yapmaya koyulduk, kendimize kahvaltı hazırlarken taze biber, sahici çeri, sıcak suya yatırılmış urfa peynirini masanın üstüne yığdık bir yandan ekmek kızarttık bir yandan da hani olmaz ya istenmez ya yine de demiş olmak için bir soru attık orta yere, "babiş kahvaltı ister misin?" dedik seslendik!

hayret bu kez yanıt geldi ama soruya soruyla karşılık veriyor, "ne varrr?" şimdi bu sorunun cevabı belli ama çocuk kısmıyla fazla laubali olmamak lazım sonunda baba kız ilişkimiz sürüyor daha arkadaş olmadık!

kendimizi sakinleştirdik, o mükellef hayallerden vaz geçip en olacak reçeteleri sunduk, "kızarmış ekmek ve zeytin, istersen yumurta yaparım, omlet, yağda yumurta, katı yumurta!"

karşı yanıt geldi ki "o kadar açmış ki her şeyi yiyebilirmiş hatta omlet bile ama yok yok en iyisi yağda yumurta bir de kızarmış ekmek isterim, çay istemem!" der.

iyi sevindik o sevinçle iki yumurta kaptık dolaptan, kendimize kızarttığımız ekmekleri bir yana ayırdık ki soğusunlar, babiş'e görünümü daha güzel iyi kesilmiş ve iyi kızartılmış ekmekler sunalım!

nitekim biz ekmekleri kızartırken bir yandan da yumurtaları kırdık tavaya, tahta kaşıkla da akını sarısına karıştırdık, bekledik ve piştiler! sunduk tepsiyi ki, yenilsin!

birazdan, "bu ne yaa!” dedi bir ses ki tanıdık geliyor taaa salonunun ortasından! tabii sabah mahmurluğu ile durumu önce kavrayamadık ancak soru açıldı ki istenilen yumurta o yumurta değil!

yapmışız bir hata tabii sormamışız, "yumurtanızı nasıl istersiniz?" diye çünkü bizim bildiğimiz yağda yumurta ile babiş'in istediği sahana kırılıp olduğu yerde bırakılacak yumurta aynı yumurta değil, anlaşıldı!

sağlıkla...

2 yorum:

yorum yazın

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.