eylül geldi ve de balık mevsimi... balıklar bundan böyle balıkçı tezgahlarından sırasıyla resmi geçit yapacak. büyükten küçüğe, iriden ufağa…
biz de ‘ayıdır zamanıdır,’ ‘seç seç al, derya kuzusu bunlar, tane dört, üç tanesi on. gel ne veriyorsun? abi kıvırcık lazım mı?’ seslenişleri arasında balıklardan balık beğeneceğiz.
şimdi eylül… şimdi palamut zamanı. başladı gelmeye turfandalar.
ekimde lüfer tam lezzetinde olur, istavrit yağlanmıştır; palamutsa daha da bollaşır artık.
kasımda toriğe bakacağız lakerda için bulamadık, ki bulamayacağız, o zaman da palamutla nefsimizi köreltiriz kısmetse!
‘artık bize karada ölüm yok’ yani! bu demektir ki en az haftada iki hatta üç öğün için balık seçeceğiz ve de seçtiklerimizi bugulama, ızgara, kağıtta az da olsa tava yapıp yiyeceğiz. çünkü babiş balık seviyor.
ayıptır söylemesi geçen hafta sonu iki misafir çağırdık eve. ikram olarak da palamut ızgara, ‘turfanda’ diye… sofrada babiş de yerini alıp ev sahipliği yaptı misafirlere. herhal ev sahipliğini fazla abartmış ki palamuta doymamış. aradan iki gün geçti geçmedi, ‘baba canım palamut çekti’ dedi.
koşturduk kadıköy çarşısına. en tazesinden ve de en irisinden bir palamut aldık, ki baba kız yesek yesek doymayız. yanına da göbek!
geldik eve. takoz kesilmiş palamudu yatırdık suya, kanları çözülsün en az bir saatte. çıkardık sudan bu kez zeytinyağına yatırdık, koyduk dolaba ki en az birkaç saat.
babiş okuldan gelince, önce altlık olarak çilek sunduk, ‘biraz oyalanır’ diye, sonra biz de acıkınca doğru takozlar ızgaraya… arada da elimizle koparıp koparıp göbekleri, iki kase dolusu salata yaptık nar ekşili!
ve aylardan sonra ilk kez baba kız birlikte sofraya oturduk. afiyetle.
sağlıkla.
biz de ‘ayıdır zamanıdır,’ ‘seç seç al, derya kuzusu bunlar, tane dört, üç tanesi on. gel ne veriyorsun? abi kıvırcık lazım mı?’ seslenişleri arasında balıklardan balık beğeneceğiz.
şimdi eylül… şimdi palamut zamanı. başladı gelmeye turfandalar.
ekimde lüfer tam lezzetinde olur, istavrit yağlanmıştır; palamutsa daha da bollaşır artık.
kasımda toriğe bakacağız lakerda için bulamadık, ki bulamayacağız, o zaman da palamutla nefsimizi köreltiriz kısmetse!
‘artık bize karada ölüm yok’ yani! bu demektir ki en az haftada iki hatta üç öğün için balık seçeceğiz ve de seçtiklerimizi bugulama, ızgara, kağıtta az da olsa tava yapıp yiyeceğiz. çünkü babiş balık seviyor.
ayıptır söylemesi geçen hafta sonu iki misafir çağırdık eve. ikram olarak da palamut ızgara, ‘turfanda’ diye… sofrada babiş de yerini alıp ev sahipliği yaptı misafirlere. herhal ev sahipliğini fazla abartmış ki palamuta doymamış. aradan iki gün geçti geçmedi, ‘baba canım palamut çekti’ dedi.
koşturduk kadıköy çarşısına. en tazesinden ve de en irisinden bir palamut aldık, ki baba kız yesek yesek doymayız. yanına da göbek!
geldik eve. takoz kesilmiş palamudu yatırdık suya, kanları çözülsün en az bir saatte. çıkardık sudan bu kez zeytinyağına yatırdık, koyduk dolaba ki en az birkaç saat.
babiş okuldan gelince, önce altlık olarak çilek sunduk, ‘biraz oyalanır’ diye, sonra biz de acıkınca doğru takozlar ızgaraya… arada da elimizle koparıp koparıp göbekleri, iki kase dolusu salata yaptık nar ekşili!
ve aylardan sonra ilk kez baba kız birlikte sofraya oturduk. afiyetle.
sağlıkla.
Harika bir tabak, ellerinize saglik. Ben de cok severim cok...
YanıtlaSilSevgiler.
ellerine saglik canim ..
YanıtlaSilkocaman sicacik sevgilerimle ...
çok güzel gözüküyor
YanıtlaSilellerine sağlık...
hanımlar,
YanıtlaSilteşekkür ederim.. beni yüreklendiriyorsunuz..
sağlıkla...
Boyle kesilmis baliklar icin cok kolay bir tarifim var benim. Bazen degisiklik olsun diye deneyin, belki babis te sever.
YanıtlaSilBalik dilimlerinin bir yuzunu hic cevirmeden biraz tereyaginda pisirin. Kizardigindan emin olunca cevirin, tuz, kara biber ve 1 portakalin suyunu sikip obur yuzunu de iyice pisirin. Sosuyla birlikte servis yapin. kolay, cabuk ve lezzetli. ben baliklari boyle suda, zeytinyaginda filan hic bekletmem. Deneyecegim..
mehtap hanım,
YanıtlaSililk fırsatta tarifini deneyeceğim çünkü babiş'e söz edildi ve 'olur' alındı..
hoşçakalın