Pazar

sırt ağrısı yalnız çekilmiyor!


üzerinize afiyet günlerdir, haftalardır sırtımız ağrıyor. ‘yeldir geçer’ dedik geçmedi; ‘mutfaktandır, tezgah başında durmaktandır’ dedik, az durduk, sırtımızı duvara yasladık geçmedi; ‘geceleri sırtımız açık kalıyor ondandır, bir örten olsa’ dedik olmadı; eskiden sokaktan ayıcılar geçer, biz gibileri ayağının altına alır çiğnerdi şimdi etrafta ayı yok; babamız rahmetli sırtı ağrıdı mı biz çocuklarına çiğnetirdi, bizde babiş var çocuk olarak o da sırt çiğneyecek yaşta değil!

velhasıl başınızı ağrıtmayalım bu durum bir gün babiş de hastalanıp okula gidemez oluncaya kadar sürdü. bir gece önce baba-kız eve birlikte gelmişler, yiyecek bir şey olmadığından ‘fırsat bu fırsattır’ deyip kaçamak yapmışlar, fast food’a takılmışlar ve tabii ki küçük babiş biraz abartmış yenileni, sabah karın ağrısıyla uyanmış ki okula gidesi değil!

birkaç öneri birkaç yiyecek içecekle hasta hali atlatıldı ve haliyle okul, müfredat, öğretmen üçlüsü bir kenara bırakılıp tv karşısında başka bir eğitime geçildi ki biz buna şiddetle karşıyız! ancak karşı olduğumuz bbc prime, discovery, national geographic, tv5 monde europe değil yanlış anlaşılmasın, ikide bir programdan anekdotlar anlatılan bir yemek yarışması!

bir iki söylendik sonra baktık sesimiz divana kadar gitmiyor ‘en iyisi işimize bakalım’ dedik elleşmedik kimselere… o gün de öyle geçti!

devirsi gün, ‘babaaa benim rapor almam gerekiyormuş, yoksa sıfır alıyorum sınavdan, sınavım vardı o gün! okulu arayıp nasıl bir rapor istediklerini sorar mısın?’ diye bir soruyla karşılaştık ve tabii ‘okulla diyalog’dan da sorumlu olduğumuz için denileni yaptık. istenen resmi rapor, özel doktor olmuyor, raporun altında da mutlak resmi kaşe olacak!

rapor almak için gözümüze kestirdiğimiz bir iki yer var; biri kızılay, ki gidildi ama devletimiz sağlık alanında büyük atılımlar yaptığından ve sıranın gelmesi epey zaman alacağından beklenemedi. yoksa niyetimiz dahiliyeciye sırtımızı göstermek, muayenenin sonunda da, ‘affedersiniz, kızın okulundan bir günlük rapor istiyorlar acaba rica etsek verebilir misiniz?’ demek.

dahiliyeciye ulaşabilsek diyecektik ama diyemedik. biz de bize en yakın sağlık ocağının yolunu tuttuk ki bir caminin içinde! camiye girip musalla taşını da görünce insanın aklına, hiç de gelmesini istemediği şeyler geliyor ama elden ne gelir? keşke kalıcı olsaydık bu dünyada olmadığımıza göre demek ki gerisin geri dönmemiz isteniyor!

neyse!

sağlık ocağı pırıl pırıl! danışmadaki bir kutudan kendiniz sıra numarası alıyorsunuz sonra da yoğun kalabalığın arasında kuyruğa giriyorsunuz göz ucuyla ama dikkati elden bırakmıyorsunuz yoksa sıra karışabiliyor. ancak biraz hoşgörülü olmak lazım ne de olsa hastaların çoğu yaşlı insanlar, sabırlarının sonuna gelmişler.

sıra bize geldi, vurduk kapıyı girdik doktorun yanına ki tiziz bir adam. ilk, ana babanın kalp durumunu sordu, ‘kötü’ diye yanıtladık, ‘tansiyon, şeker?’ dedi, ‘yok Allaha şükür!’ dedik, “geçin o zaman kanepeye bir dinleyelimi’ dedi doktor.

dinledi her yanımızı hatta ağzımızdan nefes alıp vermemizi istedi bir süre, sonunda kanaat getirdi ki, ‘adale’ ağrısı! ‘demiştik yel diye’ ama diyemedik!

doktor geçti masasının başına iki hap, bir de jel yazdı, ‘gidip eczaneden alın ama sakın muadil olmasın sonra bana getirin ilaçları size nasıl kullanılacağını anlatayım’ dedi.

Allah devlete zeval vermesin, doktora, eczaneye para ödemedik, üstelik eczacı ilaçların üstüne nasıl kullanacağımızı da yazdı ama doktora onaylatmadan kendi başımıza iş yapmadık, gittik ilaçlarımızla doktora.

inceledi her birini, ‘bu, sabah akşam birer tane tok karnına, bu da sabah akşam birer tane tok karnına; bunu da sırtınıza biri sürsün yatarken, çift fanila giymeyi de unutmayın, hadi geçmiş olsun!’ dedi, çıktık.

aldı bizi bir düşünce, ‘hapları yutmayı beceririz sabah akşam tok karnına ama sırtımıza tam yatmak üzereyken jeli kim sürecek?’

elde bir tek babiş var, o da erkenden yatar, tam yatmak üzereyken yakaladık, ‘kızım şunu sırtıma sürer misin?’ diye ricada bulunduk. babiş sağ olsun büyük bir titizlikle jeli sürdü sırtımıza, fanilalarımızı da giymemize yardımcı oldu, tam döndü ‘iyi geceler babiş!’ dedi, gidiyor yatağına ki seslendik, ‘kızım bir de sabaha karşı dörtte süreceksin’ dedik.

önce bir şey anlamadı sonra ‘nedennn?’ diye sordu, söyledik, ‘hani sen küçükken sık sık hasta olurdun öksürük şurubunun altı saatte bir verilmesi gerekirdi ben de kalkıp verirdim ya onun gibi şimdi de sen kalkacaksın?’

gülümsedi babiş, biz de ona babayla oğlun, ‘karga’ masalını anlattık!

sağlıkla.

11 yorum:

  1. çok geçmiş olsun.. Bende bellerimden çekiyorum bugun..Kas donmasıymıymış. Hava soguk bir de...Umarım tez zamanda iyileşirsiniz..

    sevgilerimi yolluyorum, şifa niyetine....

    YanıtlaSil
  2. Hadi biraz doktorluk yapayim uzaklardan da olsa; Kucuk bir havluyu kaynar suya batirin ve jel surmeden once sirtinizda (dayanabildiginiz olcude tabii) tutun ve sonra jelinizi surun..

    Size de, kucuk babis'e de bu arada Brajeshwari'ye de gecmis olsun..

    Sevgili kucuk babis, bazen evde olmak, karni agrisa da insanin ne guzel oluyor degil mi? Bir de insani, istedigi programi izlemek icin rahat biraksalar... :-))

    YanıtlaSil
  3. çok geçmiş olsun her ikinize de. küçük babiş babişin yemeklerinin ne sağlıklı olduğunu anlamıştır sanırım. fast foodlar çok lezzetli belki ama karın ağrısı yapıyor işte, yoksa sınav mı karın ağrısı yapan.
    biden de sevgiler şifa niyetine :)

    YanıtlaSil
  4. geçmiş olsun her ikinize de. Mehtap Hanımın verdiği tüyoyu unutmayın. iyileşme sürecini hızlandırıyor. Sevgiler size

    YanıtlaSil
  5. sevgili kızlar,

    teşekkürler sağlık temennileri için...

    sağlıkla kalın

    YanıtlaSil
  6. Yoksa aynı zamanda mı bozduk küçük babişle midemizi? Ama değil sırt ağrısı hiç bir hastalık yalnız çekilmiyor, son günlerde bizzat yaşandı, tecrübe edildi tarafımdan da:)
    hayat böyle bir döngü işte. zamanında büyük babiş uykusunu bölüp kızının ilacını verirken şimdi de kızı babişinin merhemini sürüyor. her ikinize de çok geçmiş olsun!

    YanıtlaSil
  7. Cok gecmis olsun! "Olmaya devlet cihanda bir nefes sihhat gibi" gercekten de, degil mi? :)

    YanıtlaSil
  8. Sevgili Babisler ikinizede gecmis olsun. Bu karin agrisi bana biraz Sinav agrisi gibi geldi, benim cadilarada olur böyle arada sirada, oradan cok tanidik geldi.
    Sevgiyle kalin

    YanıtlaSil
  9. Nasılsınız Babiş
    ben iyileştim
    siz de iyileştiniz mi?

    Hayır acıktığım için sormuyorum
    Size bakıp, yemek yapmaya geleceğiz
    bir otobüs
    :)

    YanıtlaSil
  10. sevgili arkadaşım,

    haline şükretmeli insan. şimdi de canım acıyor!

    YanıtlaSil
  11. çok geçmiş olsun, acil şifalar olsun...
    sırtınızı sıcak tutmanın yanısıra biraz da gönlünüzü ferah tutun, sırt ağrıları çoğunlukla stres ve gerginlik sonucu olur ya...
    yüreğiniz huzurlu, gönlünüz ferah olsun...

    YanıtlaSil

yorum yazın

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.