Cuma

haşlanmış palamut!


yani şunca yıldır babayız ilk kez başımıza geldi ilk kez bir yemek soframızdan hüsranla kalkıp, çöp sepetinin yolunu tuttu!

vakitlerden akşama yakındı babiş evde, babası işte; telefonla "ne yiyelim?" derdi konuşuldu, ki son zamanlarda yemek pişirme konusunda zorlanır olduk, topu arada sırada taca atıp babiş'e, "ne pişireyim, ne yiyelim?" soruları soruyoruz!

babiş "balık!" dedi bu kez ille de palamut istedi, aklımıza yattı, "olur!" dedik, çarşıdan bir koca palamutu koltuğumuzun arasına sıkıştırıp evin yolunu tuttuk!

kapıyı babiş açtı, babasının yanaklarından öptü, doğruca mutfağa geçildi ki "karnımız aç!" bir yandan sohbet ettik bir yandan da balığı suya yatırdık, "kanları aksın!" diye, bir yandan da kıvırcık yıkadık, kuruladık, soğanlar soyduk, salata hazırladık; o kendi salatasına nar pekmezi ekledi, biz limon sıktık ve babiş'in akıllı babası palamutları kurulamadan sulu sulu kızgın tavaya yatırdı, bekliyoruz ki suyunu çeksinler bir kaç damla yağ damlatalım!

balıklar önce sağlam durdular tavada sonra su koyuverip bir yandan yavaş yavaş dağılmaya başlarlar ki ne kadar çevirsek bir arada tutmaya çalışsak, nafile!

bekliyoruz yüzleri kızarsın ne gezer? hoş biz balığı sadece şöylesine ateşe göstermek taraftarıyız da ama babiş iyice kızarmamış balık yemez!

baktık olmuyor, payımıza düşeni tabağımıza aldık, diğerlerini kızartmaya bıraktık! aradan bir beş dakika daha geçti sonunda babiş de takoz dilimlenmiş palamutların kızarmayacağına kanaat getirdi, aldık onun balıklarını da tabağına, masaya oturduk!

masamız güzel, babiş hazırlamış, özenmiş besbelli ama ilk çatalda bir terslik var, palamutlar bizim bildik palamutlar değil, "yavan!" desek, yavandan öte yenmiyor ne tadı var ne tuzu, babiş, "Allah'ın gücüne gitmesin ama yenir gibi değil!" diyor ki haklı sonuna kadar!

"bir çatal hadi bir tane daha" derken pes ettik! ikimiz de tabaktan da çatal bıçaktan da uzak durup sohbeti koyuladık, vurduk kendimizi salataya, katık olsun diye de babiş, sarımsaklı zeytinyağına yatırılmış siyah zeytinler getirdi masaya; bir yandan karnımızı doyurduk bir yandan muhabbetin dibine vurduk hatta babiş'in babası bir duble rakı da içti!

sağlıkla...

3 yorum:

yorum yazın

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.