Çarşamba

nohutla bulgur pilavı

yaşamın adına, ‘çocuk’ dediği kısmı zor. hani adam demiş ya, ‘okullar olmasa maarifi ne güzel idare ederdim!’ diye…

bizimki de o hesap. çocuk olmasa babalık ne güzel. oh yan gel yat! adın ‘baba’ ama çocuğun yanında yok!’ yani var ama sen uzaktan seviyorsun.

ancak gelin görün ki, eğer ‘iyi’ eğer ‘kötü’ bir insanın gerçekten ‘baba’ olabilmesi için bir çocuğa ihtiyaç var ve de daim yanında olacak. yoksa ‘baba’ demiyorlar adama. en azından biz böylelerine ‘baba’ demiyoruz kendi hesabımıza…

yani kaç yaşında olursan ol, istersen ‘koca adam’ mertebesine ulaş, ‘baba’ olman için bir çocuk olacak, o da yanında olacak.

Allah’tan bizde bir çocuk var, üstelik her an yanı başımızda… Allah eksikliğini vermesin, adı da babiş!

ancak kızımız diye söylemiyoruz, güzel kızdır hoş kızdır da az biraz sözünde durmaz bu babiş.

‘daha acıkmadım’ der, der demez acıkır, iki ayağımızı bir pabuca sokar dar zamanlarda; ‘yerim yerim’ der, yemez! koca koca tencereler yememiz için yolumuzu gözler, boğazımıza kalır ve üstelik bu durum ne birdir ne iki daha çok fazla.

ayıptır söylemesi dün akşam işten biraz erkencene çıktık. niyetimiz eve gidip babiş’e yardım etmek, ‘odasına boya badana yaptırdı, döşemek, yerleştirme işi başından aşkın yardım etmek kim olursa olsun sevaptır’ düşüncesiyle hayır işlemek.

öyle de yaptık, işlerin ucundan tuttuk, babiş’in deyişiyle de ‘bayağı işe yaradık!’ sadece en büyük işin üstesinden gelemedik, karyolasını sökmeyi beceremedik!

‘olsun zarar yok!’ dedi babiş, biz de bu hoşgörü üstüne mutfağa yöneldik bir gece önceden ıslattığımız, babiş’in ‘garanti’ verdiği nohut yeme eyleminin pişirme kısmını kotarmaya giriştik.

giriştik girişmesine de biz daha tencereye bolca tereyağı koyup, kuru soğan eklemiş, pembeleşmelerini


beklerken, babiş ‘karnım acıktı’ diye söylenmeye ardından da tacirin eline düşüp de aç susuz kalmış köleler gibi görüntü sergilemeye başladı.

çaresiz, tencerenin altını söndürüp ‘zaten yeni yatağa yeni yastık da lazım’ düşüncesinden yola çıkarak babiş’le birlikte sokağa vurduk kendimizi ki niyetimiz, yolda yemeğe kadar az bi atıştırmalıkla açlığını bastırsın dönüp geldiğimizde baba-kız nohula bulgur pilavının başına, turşu ve de kuru soğanla birlikte oturalım.

neyse!

babiş’e önce yastık alındı ardında da hemen karşı sıradaki sarıyer börekçisine atıştırmalık için girildi.

bu arada şunu unutmamak gerekir ki ‘hiçbir erkek hele ki yanında bir kadın varsa bir börekçide asla az börek ısmarlanmasına müsaade etmez. dolayısıyla babiş’in bir porsiyon peynirli kol böreği talebine itiraz etmedik, kendimiz ‘kıymalı az kol böreği’ ile yetindik.

dolayısıyla babiş karnını tıka basa doldurdu, böreğin yanında çayını da içti, bize de hala söz vermeye devam edip, ‘yerim yerim valla nohut da yerim akşama’ dedi, baba-kız evimizin yolunu tuttuk.

sağlıkla…

hamiş; dün akşam nohutla bulgur pilavının yanına tek başımıza oturduk, akşam işin yoksa seni de bekleriz daha bir tencere nohut var.

6 yorum:

  1. Bu babişler hep aynı tıpatıp, karınları tok saniyede acıkırlar iki ayağınız bir pabuca girer sonra sofrada bakarsınız iki lokma yerler ama bir saat sonra " acaba peynir zeytin hazırlar mısın?" muhabbeti başlar. Ne yapalım bizimde hayatlarımızı onlar üzerine kurulu anne baba olmak kolay değil sizinde elinize sağlık...

    YanıtlaSil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  3. bütün ana babalara kolaylık. sevgiler...

    YanıtlaSil
  4. Ben de işin kız çocuğu tarafından yazmak istedim.Babası olup,babası başka çocuklara 'babalık' eden,çocuğunu hep uzakta tutan babalardan biraz dem vurayım dedim.O kızlar yemeklerini hep kendileri pişirmek zorunda,ama bazen anneleri de pişirebiliyor.Ama anneler,babalar ortada olmayınca genelde hep erkek işi de yaptığı için yorgun oluyor o yüzden çoğunlukla kız çocukları pişiriyor.O kız çocukları da arada sizin blogunuza girip,gizlice yemek tariflerine bakıp evde deniyor. :) Kızınız çok şanslı.Yemekleriniz de çok güzel.Sevgiler...

    YanıtlaSil
  5. sevgili paria,

    yazınızı okuyunca 'keşke bütün kız çocuklarına babalık etsek' duygusu yaşadık. keşke...

    söz bundan sonra daha çok yemek yazısı yazacağız ki sizi de doyurabilelim.

    sevgiler.

    YanıtlaSil
  6. anne ve babalığı bir arada yapan annelerin böyle kızları olsa daha ne isterler! olsun, ne kadar yorgun olunursa olunsun, bu koca bebekleri doyurmak için tezgah başına geçmek insanın ömrünü uzatır! kolay gelsin, selamlar:)

    YanıtlaSil

yorum yazın

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.