babişe yemekler sekizinci yılını doldurdu!
biliyoruz birkaç yıldır yazmıyoruz.
nedeni şu ki; bu blogun var olmasına neden olan, birlikte yaşadığımız, bir yerde "ev arkadaşlığı" yaptığımız ama nasıl "ev arkadaşlığı" ise her şeyin üstesinden bizim geldiğimiz; yedirdiğimiz (mantı, pazı dolması, yaprak sarması, kuzu incik, güveçte levrek, kağıtta levrek, kaşarlı bonfile, yuvalama, izmir köfte, kıymalı mercimek vb.) içirdiğimiz (suydu, kolaydı, biraydı, kırmızı şaraptı) giydirdiğimiz (bunlardan söz etmeyelim) canımız ciğerimiz, kızımız babiş'imiz, okumak ve "adam" olmak için bizi iki yıl önce bırakıp gitmişti!
vatanından uzakta gurbet ellerde ev işi de yapıyor mesela bulaşığı elde yıkıyor, çamaşır için "laundry palace"a gidiyor, kendi evini kendi temizliyor (tıkanan lavabo bile açıyor); markete alışverişe gidiyor, en "uygun" fiyata yiyecekler alıyor; her gün farklı bir yemek pişirebilmek için düşünüyor, işin içinden çıkamazsa da hazır yiyeceklerle karnını doyuruyordu.
her gün iki saat yürüyerek karda kışta okula gitti; gerçi yaz kış çalışan klimalardan çok şikayeçi oldu, "aman kızım o kadar kusur kadı kızında bile bulunur; her zaman yanına örtünecek bir şey al sakın üşütme sonra sana tavuk çorbası yapacak kimseyi nereden bulacaksın!" dedik. eh şükür dinledi sözümüzü az hastalıklarla atlattı her geçen ayları, yılları...
sonunda geldi okulun sonuna... babiş geçenlerde mezun oldu hem de dünyanın en iyilerinden birinde tekstil pazarlama okudu.
biz de o gün internetin başına oturup sabaha kadar diplomasını alacağı anı bekledik ki gururlanalım, "vay be sonunda babiş'le bu işi de başardık!" diyelim.
nitekim dedik de...
babiş şimdi gerçek hayata adımını attı. ilk öğüdümüzü "iyi insan ol yeter!" diye verdik ve başladı iş aramaya...
aslan tabii her yerde aslan yakalayıp da ağzından ekmeği alabilirsen ne ala yok alamazsan yandı gülüm keten helva...
babiş bu durumu bildiği için ilk yakaladığı aslanın ağzından çekip almış ekmeği.
şimdi bir butikte "tezgahtarlık" yapıyor. gerekçesi de "artık sana daha fazla yük olmak istemiyorum!"
canım kızım iyi ki varsın. iyi ki benim kızımsın...
bugüne kadar yedirdiklerim içirdiklerim, giydirdiklerim gezdirdiklerim hatta kozmetik paraları bile helali hoş olsun. yalnız "tezgahtar" olmayaydın iyiydi...
hamiş; "tezgahtarlık" tekstilde ilk basamaktır onu çıktın mı gerisi gelir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
yorum yazın
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.