Cuma

zeytinyağına ne oldu?


meraklılar yeri geldiğinde ana babalara, ‘kız mı olsun isterdin oğlan mı?’ diye sorar. zor bir sorudur kızı oğlanı ayrı ayrı düşünmemişler için ne diyebilirsiniz ki? ancak bir şey diyememek düşünmemek, düşlememek demek değildir ki!

farzı mahal misal yani, düşlediniz kızınız yerine, ‘bir oğlunuz oldu nur topu! Allah bağışlasın! eee erkek adamın erkek evladı olur tabii!’ dediler ama siz üzerinize alınmadınız lafı ama alttan alta da gururlandınız… kucağınıza verdiler sonunda, sizde olan onda da var emin oldunuz.

artık hayal kurabilirsiniz ‘ilk oyuncağı ne olsun?’ diye… baba kısmı ne alır ki? fazla kafa yormaya gerek yok; takımının forması, kaşkolu, hayalindeki araba; top, tüfek, tabanca!

sizin ‘aslan parçası!’ bu bir sürü oyuncak arasında büyür, ‘fazla büyüdüğü’ne kanaat getirdiğinizde ilk bilgisayarını alırsınız; arkadaşları cenk’i berk’i eve çağırır, araba yarıştırır ya da top oynar!

arada onunla muhabbet bile eder, ‘na’ber lan ayı!’ diye hal hatır sorar, sevgi gösterisinde bulunmak için kıçına tekmeyi basar, yakaladığınızda da alt alta üst üste boğuşursunuz…

kimi hafta sonları formaları giyer kaşkolları boynunuza dolar, ‘oğlan üşümesin!’ diye beresini kulaklarına kadar çeker maça götürür, beraber küfredersiniz karşı takıma…

sonunda ona ‘erkek’ olmayı öğretmenin yollarını ‘eksiksiz’ yerine getirdiğinize kanaat getirip en can alıcı soruyu sorar, ‘kızlarla aran nasıl, var mı bişeyler?’ der, kem kümle ağzından çıkanları can kulağıyla dinler, dinlerken de ölüp ölüp dirilirsiniz! bu durum taa ki bir kızla çıkana kadar sürer. çıkmadı sizin canınız çıkar vesveseden!

bir de belki, ‘ulan bu eşek oğlu eşek ne zaman adam olacak da baba oğul karşılıklı bir rakı içeceğiz?’ derdine düşersiniz en fazla…

yani herhalde böyle bir ‘ilişki ve duygu yükü’dür bir adam için bir oğlan çocuğuna sahibi olmak… güzeldir eğlencelidir, ‘erkeklik’in soru işaretleriyle doludur kim bilir?

peki tersi oldu diyelim de adama, ‘kızın oldu! çok güzel maşallah, saçları da öyle uzun ve güzel ki!’ dediler, bir kız çocuğu verdiler kucağına!

adamın ilk başta ödü patlar korkudan… öbürüsü bildik, tanıdıktır; ‘bu öyle mi ya sanki derya deniz!’

nereden bilecektir her gülücüğün her öpücüğün her, ‘babacım babacım!’ demelerin ayrı ayrı anlamı ve mesajları olduğunu;

nereden bilecektir parktaki her kedi köpeğin ve de oğlan çocuğunun sevilmesi gerektiğini, gülücükler gönderilmesinin anlamını;

nereden bilecektir her görülen her renk ve her biçimdeki saç tokasının alınması gerektiğini;

nereden bilecektir ‘her güne her duruma ve de her duygu yüküne karşı’ giysiler gerektiğini;

nereden bilecektir üç gün aç bilaç, bir gün doymak bilmez yenilmesini… üstelik yenilirken fındık fıstığın ve de çikolatanın abartıldığını ama sonra da ‘yüzümü sivilceler bastı, beni doktora götür!’ yakarışlarına neden olarak yenilenlerin gösterilemeyeceğini;

nereden bilecektir, ‘deniz mineralleri içerir yağ içermez’, ‘hassas ciltlere yönelik kayısı özlü peeling’in ya da ‘sugar scrub manicure peeling’in ne yapıldığını;

hele hele tanrının bahşettiği lepiska saçlara ‘tatlı badem yağı’, ‘snake oil (yılan yağı)’, ‘papatya suyu’, ‘içten dıştan ikili onarım, kırılma karşıtı, kuru, yıpranmış veya kırılan saçlar için’ hem bilmem ne firmasının hem de bilmem ne firmasının ‘yeni sıvılaştırılmış ipek içeren’ sıvı ipek teknolojisi ile üretilen ürünün ne olduğunu, nereden bilecektir;

ve bütün bunlar varken bir de ‘yeni! yüzde yüze kadar daha az saç kırılması ve yüzde doksan beşe kadar daha az çatallaşma’ vaat eden bir başka ürüne ne gerek olduğunu, nereden bilecektir?

hiç bilemez, anlayamaz ancak uzaktan uzaktan seyreder, gülümser; gün gelir aktar aktar dolaşıp ‘çakma olmayan papatya’ arar!

amma bütün bunlara karşın öyle bir gün gelir ki, evdeki zeytinyağının durmadan azaldığına bir türlü anlam veremez!

devamı artık sağlıkla, haftaya!

6 yorum:

  1. Eee nereye gidiyormuş şimdi bu zeytinyağları??? :))

    YanıtlaSil
  2. Ne guzel bir yazı..:)
    Tanrı sizi onurlandırmış sanırım,kızınız olmuş..

    Kek tarifiniz mi yok blogta..ben mi göremedim..Bir arkadasimin annesi gecenlerde bir kek yapmıs sırf ben geliyorum diye...Oturup yerken, gözlerimden yaş geldi.Hem ev yapımı kekleri özlediğimden, hemde duygusallaştım sanırım annemin keklerini yerkenki gibi hissettim kendimi..

    Sizin yazılarınızı okurkende fena oluyorum valla...

    sevgiler

    YanıtlaSil
  3. gülümseyerek okudum yazınızı, içime bir sıcaklık yayıldı sevgiyle ve gözyaşları ile bitirdim... :)
    babamı ve onun küçük kızı olduğum zamanları çok özledim...

    YanıtlaSil
  4. Yağmurlu kapalı havalarda aslında işde olmama rağmen hep evde oturup güzel sıcacık bir film izleyip kahve içmeyi özlerim.Bu bloğu gezerken bu keyfi aldım film izliyormuşum gibi,sıcacık bir blog olmuş ellerinize sağlık...sevgiler...

    YanıtlaSil
  5. zeytinyağı saçlara gitmiş anlaşılan :)

    Bende denemiştim ama sonrasında temizlemek çok zor.

    Kızınıza sabrından dolayı haran kaldım.

    YanıtlaSil
  6. kızını çok şanslı bir evlat ve sizde çok şanslı bir babasınız böyle tatlı bir gençhanıma sahip olduğunuziçin...
    sevgiler
    pınar ve oğluşu Emir

    YanıtlaSil

yorum yazın

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.